Soru-Cevap

Soru-Cevap

Zekata Dair

Zekat İle İlgili Ayet Ve Hadis-i Şerifler

Yüce kitabımız, mülkün gerçek sahibinin Allah olduğuna dikkat çekmektedir. Buna göre yeryüzünde istifade edilen mal, mülk ve diğer tüm nimetler, Allah’ın rızasına uygun olarak kullanılmak üzere bizlere emanet olarak teslim edilmiştir. Bu bakımdan zekât, bir Müslüman’ın Allah’ın kendisine verdiği malda yapacağı tasarruf ile ilgili ilahî bir emirdir.


Zekât İle İlgili Ayetler


Kur’an’da “zekât” kelimesi 82 yerde namaz ile birlikte zikredilmiştir.1


اَلَّذينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ بِالَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِراًّ وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ


Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak (Allah yolunda) sarf edenler var ya, işte onların Rableri katında mükâfâtları vardır. Hem onlara hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. (Bakara Suresi, 274)


وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَارْكَعُواْ مَعَ الرَّاكِعِينَ


Hem namazı hakkıyla edâ edin, zekâtı verin ve rükû' edenlerle berâber rükû' edin! (Bakara Suresi, 43)



وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَمَا تُقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللّهِ


Namazı hakkıyla edâ edin ve zekâtı verin! Hem kendiniz için hayır (ve hasenât) dan ne takdîm eder (hazırlar)sanız, Allah katında onu bulursunuz. Şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla görendir. (Bakara Suresi, 110)


إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ


Sizin dostunuz ancak Allah'dır, O'nun Resûlüdür ve (Allah'ın emrine) boyun eğen kimseler olarak namazı hakkıyla edâ eden ve zekâtı veren mü'minlerdir. (Maide Suresi, 55)


فَإِن تَابُواْ وَأَقَامُواْ الصَّلاَةَ وَآتَوُاْ الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ وَنُفَصِّلُ الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ


Artık tevbe ederler, namazı hakkıyla kılarlar ve zekâtı verirlerse, o takdirde dinde kardeşlerinizdirler. (Bu hakikatlerin kıymetini) bilecek bir kavim için âyetleri açıklıyoruz.


الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ


Onlar ki, kendilerine yeryüzünde imkân (iktidar) verdiğimiz takdirde (gafletedalmazlar ve) namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten men' ederler. (Bütün) işlerin sonu ise Allah'a âiddir. (Hac Suresi, 41)


رِجَالٌ لا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ ) سورة النور


(Onlar) ne bir ticâretin, ne de bir alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı erlerdir! (Onlar, dehşetten) kalblerin ve gözlerin kendisinde döneceği bir günden korkarlar. (Nur Suresi 37)


وَأَقِيمُوا الصَّلاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ ) سورة النور

Namazı hakkıyla edâ edin, zekâtı verin ve peygambere itâat edin ki merhamet olunasınız! (Nur Suresi, 56)


الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُم بِالآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ ) سورة النمل


(O mü'minler) o kimselerdir ki namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve onlar âhirete gerçekten kat'î olarak inanırlar. (Neml Suresi 3)


.قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ. الَّذِينَ هُمْ فِي صَلاتِهِمْ خَاشِعُونَ. وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ  . وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ


Mü'minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtı öderler.   (Müminûn Suresi, 1-2-3-4)


Zekat ile İlgili Hadîs-i Şerîfler

Rabbimiz, yüce kitabını öğrenme, anlama ve ona uygun şekilde yaşama konusunda Hz. Muhammed’i (as) bize öğretmen olarak göndermiştir. Hz. Peygamber (as) zekat’ın detayları hakkında bilgileri, Rabbimizden aldığı vahiyler ile bildirmiştir. O (as), zekat konusunda şu açıklamaları yapmıştır:

“İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûl’ü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, hacc etmek, ramazân orucunu tutmaktır” (Müslim, Îmân,1).

Ayrıca büyük sahabî İbn Abbâs'tan (ra) rivayet edilmiştir ki;

Hz. Peygamber (sa), Muâz ibn Cebel'i Yemen'e gönderirken, Ona: “Yemenlileri (evvelâ) Allah'tan başka ibâdete lâyık bir ilah olmadığına ve benim Allah'ın Rasûlü olduğuma şehâdet etmeye davet et. Eğer bu iki şehâdeti kabul ederlerse, bu defa Allah'ın her gece ve gündüzde üzerlerine beş vakit namaz farz kıldığını onlara bildir. Eğer onlar bu namaz farzına itaat ederlerse, bu defa onlara mallarında Allah'ın zekatı farz kıldığını bildir. Bu zekat, (onların) zenginlerinden alınır ve fakirlerine verilir” buyurdu. (Sahih-i Buhari, kitâb Zekat, 01)

1İbni Abidin, Redd'ül Muhtar, Şamil Yayınları, Çeviren: Ahmed Davudoğlu.
Zekatın Hikmeti Nedir?

Allah yolunda harcama yapmanın toplumsal ve ferdi alanda sayısız faydaları vardır. Fazla mal, insanı gurura ve şımarıklığa yöneltir ve bu hâlden korunmak zekat ve sadaka ile mümkündür. Zekat, zengin – fakir ayrımı gibi toplumdaki sosyal statülerin zarara dönüşmesine engel olur.

Kur’ân ve hadis-i şeriflerde namaz ve zekat art arda zikredilmiştir. Namaz, bireyin yaşamını düzenlediği gibi zekat müessesi de toplumdaki sosyal dengeyi düzenlemektedir.

Ayrıca; zekat, paranın işletilmesini sağlar. Paranın, işletilmeden ve kimseye faydası olmadan yastık altında tutulmasının önüne geçer. Paranın biriktirilmesi ve işletilmemesi, toplumda ekonomik sıkıntılara sebep olur.

İslam’da Maddi Yardım

Zekat, sadaka, fitre ve infak toplumdaki maddi yardımlaşmayı teşvik eden İslamî uygulamalardır. Kişi, cömertliğinden dolayı yardım etmese bile, sırf Allah’ın bir emrini yerine getirmek için yardım eder.

İslam, yardımlaşmayı bütün maddi ve manevi hayatımızı kapsayacak şekilde en geniş sınırları ile ele almıştır. Dinî, ahlaki ve sosyal bir görev olarak ortaya koymuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de bu konu şu şekilde açıklanmıştır:

• “Kim (elinde olanlardan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü doğrularsa biz onu kolay olana yöneltiriz. Kim de cimrilik eder, kendini müstağni görür, en güzel sözü yalanlarsa biz onu işini zorlaştırır. Düştüğü zaman malı ona hiçbir fayda sağlamaz.” (el-Leyl 92/5-11).

• “Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır”. (Âl-i İmrân Suresi, 180)

Vahyin ilk döneminde nazil olan bu ayetler üç niteliği öne çıkarmaktadır: “Verme”, “takva” ve “tasdik”. Rabbimizin istemediği diğer üç vasıfsa “cimrilik”, “kibir” ve “yalanlama” ile nitelenmiştir.

Yardımlaşma Üzerine Bazı Ayetler

• “Onlar, bollukta ve darlıkta Allah yolunda infak ederler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah, iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmrân Suresi, 134)

• (Ey Resûlüm!) Îmân eden kullarıma söyle, namazı hakkıyla edâ etsinler ve içinde ne bir alış-verişin, ne de bir dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, gizlice ve açıkça (Allah yolunda) sarf etsinler! (İbrahim Suresi, 34).

• “Onlar Rablerine döndürüleceklerini bildikleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verirler, hayır işlerine koşarlar ve bu uğurda öne geçerler.” (Müminûn Suresi, 60-61).

• Kur’an, iyilik ile yardımseverlik arasında sıkı bir bağ kurar: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça asla iyiliğe ulaşamazsınız. Allah harcadığınız her şeyden haberdardır.” (Âl-i İmrân Suresi, 92).

Zirai Ürünlerde Zekat

Öşür Nedir? Öşür Ne Anlama Gelir, Dinî Dayanağı Nedir?

Sözlükte; “onda bir” anlamına gelen öşür, dinî bir kavram olarak tarım ürünlerinden verilen zekat demektir. Tarım ürünlerinin zekata tâbi oluşu Kur’ân ile sabittir:

• “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin.” (Bakara, 2/267)

• “Asmalı ve asmasız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’âm Suresi, 141)

Ürünlerin öşür miktarı Hz. Peygamber (s.a.) tarafından belirlenmiştir. Hadis-i şerifte, “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir öşür gerekir.” (Buhârî, Zekât, 55) buyrulmuştur.1

İlaç, su, gübre vb. harcamalar yapılan ürünlerde öşür miktarı 20’de 1 (%5) olarak; maliyetsiz yetişen mahsullerde ise 10’da 1 (%10) olarak zekât alınır.

Üretimde sulama, gübreleme gibi ek masraflar yapılıyorsa %5 (20’de 1)

Hiçbir harcama yapılmıyor sadece hasat zamanı toplanıyorsa %10 (10’da 1)

1Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 243
Öşür İçin Gereken Şartlar?

1. Mahsule sahip olmak şarttır. Kiracı dahi olsa öşür vermekle yükümlüdür.
2. Zirai mahsul ve mahsulün mevcut olması gerekir.
3. Zengin olma şartı yoktur.
4. Hasat vaktinin dolması (mahsuller toplandığında) ile farz olur.
5. Öşrî arazi olması gerekir. (Müslüman memleketinde ekip-biçme olmalıdır.)
6. Hanefi mezhebine göre masraflardan sonra kalan ürün, 653 kg ve üzeri olması gerekir (bu hüküm arpa, buğday gibi kabuksuz olarak depo edilen ürünlerde geçerlidir.)

Toprak Ürünlerinin Zekatı Nasıl Verilir?

Toplanan mahsulün kendi cinsinden verilebileceği gibi nakdî olarak da öşür verilebilir.

Âlimlerimizin açıklamasına göre buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir tarımsal ürünlerden, üretim için yapılan gübre, ilaç vb. ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürün, nisap miktarına (653 kg.) ulaşırsa zekâta tabi olur.2

İlaç, su, gübre vb. harcamalar yapılan ürünlerde öşür miktarı 20’de 1 (%5) olarak; maliyetsiz yetişen mahsullerde ise 10’da 1 (%10) olarak zekât alınır.

2Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 243
Çay, Patates Ve Pancar Gibi Ürünlerden Zekat Vermek Gerekir Mi?

Her türlü toprak mahsulleri ile meyveler için zekât/öşür vermek gerekir (Kâsânî, Bedâî’,II, 53). Dolayısıyla çay ve pancar da zekâta tâbidir.

Öşrü Verilen Mahsul Elden Çıkarılmayıp Muhafaza Edilir ve Üzerinden Bir Sene Geçerse, Bu Mahsule Yeniden Öşür Gerekir Mi?

Öşrü verilen tarım ürünleri, üreticisi tarafından paraya dönüştürülmedikçe ürün olarak ambarda ne kadar kalırsa kalsın yeniden öşre tabi olmaz (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 186-187, 228).

Ancak öşrü verilen bir ürün satılıp paraya dönüştürülür ve bu paranın üzerinden bir yıl geçtiğinde nisap miktarına ulaşmış ise zekâtı verilmesi gerekir.3

3Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 244
Telef Olan Mahsullere Öşür Gerekir Mi?

Hasattan sonra ürünlerin öşrünün verilmesi gerekir. Henüz hasat edilmeden ürünü tarlada telef olan çiftçinin, zekât/öşür ödemesi gerekmez. Ancak hasat edildikten sonra, ürünü zayi olsa da öşrünü vermesi gerekir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 273). Nitekim Yüce Allah, “Devşirilip toplandığı günde hakkını (zekât ve sadakasını) verin.” (En’âm Suresi, 141) buyurmuştur.3

 

4Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 244
Toprak Mahsullerindeki Masraflar, Öşür Verilirken Dikkate Alınır Mı?

Hüküm olarak:


  • Masrafsız olan arazilerden elde edilen ürünlerden 10’da 1 (%10);
  • Masraf ve emek sarf edilerek elde edilen ürünlerden 20’de 1 (%5) öşür verilir.

Açıklama; Sulama ve günümüz tarım şartlarının gerektirdiği gübre, ilaç ve mazot gibi masrafların öşür hesabında dikkate alınır. Bu nedenle tarım ürünlerindeki sulama masrafları ve yukarıdaki ilave masraflar çıkarıldıktan sonra 1/10 oranında zekâta/öşre tabidir. Eğer masraflar çıkarılmadan verilecekse 1/20 oranında öşür verilir.

Tarım ürünlerinde nisap miktarı, buğday, arpa, mısır, pirinç gibi saklanabilir ürünlerde, beş vesktir (653-1000 kg). Mesela buğdayda 653 kg’a tekabül etmektedir.5

5Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 244
İcar (Kira) ve Ortaklık İçin Başkasına Verilen Tarlanın Öşrü Kim Tarafından Verilir?

Türkiye’de tarlanın ekilmesi için başkasına verilmesi konusunda iki farklı uygulama vardır. Bunlardan birisi, tarlanın belli bir bedel karşılığında kiraya verilmesidir. Bu uygulamada tarla sahibi belli bir ücret alır, çıkan mahsulden hiçbir şey almaz. Diğer uygulama ise tarlanın, ortaklık şeklinde verilmesidir. Bu uygulamaya bazı bölgelerimizde yarıcılık da denilmektedir. Bu uygulamada tarla sahibi belli bir ücret almamakta, çıkan mahsul, tarla sahibi ile yarıcı arasında anlaştıkları oranda bölüşülmektedir.

Kiraya verilen tarlanın öşrü, Hanefî mezhebinden İmam Ebu Yûsuf ve Muhammed’in de içinde bulunduğu çoğunluğun görüşüne göre kiracıya aittir. Çünkü öşür, tarlanın değil, çıkan ürünün hakkıdır. Çıkan ürünün de tamamını kiracı aldığına göre öşrü vermek de ona düşer. Tarlayı eken kiracı, gübre, ilaç gibi ekstra masraflarla birlikte kira masrafını çıkardıktan sonra, geriye kalan ürün nisap miktarına (beş vesk/ürününe göre 653-1000 kg. arasıdır. Bu arpa, buğday ve pirinçte geçerlidir.) ulaşırsa çıkan mahsulün öşrünü verir (İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, III, 276-277; Karadavi, Fıkhu’z-zekat, I, 400, 402).

Yarıcılığa verilen tarlanın öşrünü de tarla sahibi ve kiralayan hisseleri oranında verirler. Her biri, payına düşen ürünün, -nisap miktarını aşması durumunda- öşrünü verir (İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, III, 278; Karadavi, Fıkhu’z-zekat, I, 398-399). İyilikte bulunma, sıla-i rahim vb. düşüncelerle tarlanın, akrabalara veya fakir kimselere bedelsiz olarak verilmesi ise dinimizin teşvik ettiği bir davranıştır. Bu şekilde ödünç olarak verilen tarlanın öşrü tarlayı kullanana aittir. Tarla sahibinin herhangi bir yükümlülüğü yoktur
(Karadavi, Fıkhu’z-zekat, I, 398).6

6Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 245
Hububat Ve Meyve Gibi Toprak Mahsullerinin Öşrünü -Zekatını- Vermeden Ondan Yemek Câiz Midir?

Hububat ve meyve gibi toprak mahsullerinin öşrünü -zekâtını- vermeden önce. Hanefi ve Şâfıî mezheplerine göre ondan yemek câiz değildir. Ondan yiyen kimse günahkâr olur.


Yalnız Şâfıî mezhebine göre, iki bilirkişi tarafından meselâ bir bağın mahsulünün ne kadar olduğu tahmin ettirildikten sonra ve mal sahibi o miktarı zimmetinde kabul ederse, öşrünü -zekâtını- çıkarmadan ondan yiyebilir.


Fakat bugün bağ sahipleri zekâtlarını çıkarmadan ve mahsulün ne kadar olacağını bilirkişilere tahmin ettirmeden yedikleri için, İbn-i Hacer'in beyân ettiği gibi bu hususta Hanbelî mezhebini taklit etmek biricik çaredir.7

7Günenç, Günümüz Meselelerinde Fetvalar Cilt 1, Halil Günenç, Yasin Yayınevi, Sayfa 230

Fitre (Sadaka-i Fıtır)

Fıtır Sadakası Nedir?

Ramazan bayramına kavuşan, temel ihtiyaçlarının ve bir yıllık borçlarının dışında nisap miktarı (80.18 gr. altın veya bu değerde) mala sahip olan müslümanlar kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için fıtır sadakası vermekle yükümlüdürler (Kâsânî, Bedâî’, II, 70, 72).


Vacip oluşu, sünnetle sabittir (Buhari, Zekat, 70-78; Muslim, Zekat, 12-16; Ebu Davud, Zekat, 18; İbn Mace, Zekat, 21).


Fitrenin vacip kılınmasındaki bir hikmeti şöyle açıklayabiliriz: bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması ile bayram sevincine iştirak etmesine katkıda bulunmaktır.


Günümüzde fıtır sadakası miktarının belirlenmesinde, kişinin bir günlük (iki öğün) normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktarın ölçü alınması daha uygundur. Kişi dinen zengin sayılanlara, usûlüne (anne, baba, dedeler ve nineler), fürûuna (çocuk ve torunlar) ve eşine fıtır sadakası veremez. Fitreler bir fakire verilebileceği gibi, birkaç fakire de dağıtılabilir (Merğinani, el-Hidaye, II, 224). Ancak bir kişiye verilen miktar bir fitreden az olmamalıdır1.

1Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 257
Fıtır Sadakası Ne Zaman Verilir?

Fıtır sadakası, Ramazan bayramının birinci günü verilebileceği gibi bayramdan önce de verilebilir. Ancak, bayram namazından önce verilmesi müstehap kabul edilmiştir.

Şâfiî mezhebinde ise; fitreyi, meşru bir mazeret bulunmadıkça bayramın birinci gününün gün batımından sonraya bırakmak haramdır. Fitreyi Ramazan’ın ilk günlerinde vermek de caizdir (Nevevi, el-Mecmu’, VI, 128).

Kimler Fıtır Sadakası Vermekle Yükümlüdür?

Ramazan bayramına kavuşan, temel ihtiyaçlarının ve bir yıllık borçlarının dışında nisap miktarı (80.18 gr. altın veya bu değerde) mala sahip olan müslümanlar kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için fıtır sadakası vermekle yükümlüdürler (Kâsânî, Bedâî’, II, 70, 72). Ancak fıtır sadakası ile yükümlü olmak için bulunması gereken nisap miktarı malın, “artıcı” özellikte olması ve üzerinden “bir kameri yıl” geçmiş olması gerekmez.

Kişi kendisinin ve ergenlik çağına ulaşmamış çocuklarının fitresini vermekle yükümlüdür (Kâsânî, Bedâî’, II, 70).

Buna karşılık kişinin ana-babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre ödeme zorunluluğu yoktur (Kâsânî, Bedâî’, II, 70, 72). Fakat vekâletleri olmadığı hâlde bu kişiler için ödeme yapsa geçerli olur.

Şâfiî mezhebine göre ise fıtır sadakası vermek “farz”dır. Onunla yükümlü olmak için nisap miktarı mala sahip olmak şart değildir (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 594). Buna göre temel ihtiyaçlarının yanı sıra bayram günü ve gecesine yetecek kadar azığa sahip zengin-fakir her müslüman fitre ile yükümlüdür (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 594).2

2Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 257
Fıtır Sadakası Kimlere Verilebilir ve Kimlere Verilemez?

Kişinin fitre veremeyeceği kimseler şu şekilde sıralanır:

1. Annesi, babası, büyükanne ve dedesi,
2. Çocukları, torunları ve torunlarının çocukları
3. Eşi
4. Zengin kişilere (yani aslî ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olanlara),
5. Babası zengin olan ergen olmamış çocuğa (Merğinânî, el-Hidâye, II, 223-228).
6. Şâfiîlere ve İmam Ebu Yûsuf’a göre fitre, Müslüman olmayana da verilemez (Mâverdî, el-Hâvî, III, 387; X, 519; Merğinânî, el-Hidâye, II, 223).

Bunların dışındaki kardeş, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları, gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide gibi akrabalar zengin değillerse kendilerine zekât, fitre ve fidye verilebilir (Zeylaî, Tebyîn, I, 301)3.

3Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 258
Fıtır Sadakası Cami İnşaatı İçin Verilebilir Mi?

Fıtır sadakasının geçerlilik şartlarından biri de temliktir. Temlik; eşya üzerindeki mülkiyet hakkını veya malî bir hakkı başkasına devretmeyi ifade eder. Cami, okul, köprü, yol vb. yerlere temlik söz konusu olmayacağından fıtır sadakası verilemez (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 291, 325)4.

4Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 258
Vaktinde Ödenmeyen Fıtır Sadakası Borcu Ödenmesi Gerekir Mi?

Bütün ibadetlerde olduğu gibi sadaka-i fıtır yükümlülüğü de geciktirilmeyip zamanında yerine
getirilmelidir. Bununla birlikte zamanında ödenmemişse, bu fitrelerin mümkün olan ilk fırsatta ödenmesi gerekir.5

5Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 258

Sıkça Sorulan Sorular

Zekat nedir?

Zekat, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah rızası için muayyen kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder1.

1Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 235
Zekat kimlere farzdır? Zekatın şartları nelerdir?

1. Müslüman olmak
2. Akıl sahibi(Şafii mezhebinde aranmaz)
3. Baluğ çağına ermiş olmak(Şafii mezhebinde aranmaz)2
4. Hür olmak
5. Mal sahibi olmak (Temlik)
6. Malın nisap miktarına ulaşması3

Bir kimseye zekatın farz olması için o kimsenin Müslüman, akıl sağlığı yerinde, ergenlik çağına gelmiş ve hür olması, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı, yani kazanç sağlayıcı nitelikte “nisap miktarı” mala sahip olması gerekir. Artıcı olmaktan kastedilen, malın sahibine gelir, kâr, fayda temin etmesi yahut kendiliğinden çoğalma ve artma özelliğine sahip bulunmasıdır.

Zekatın farz olması için ayrıca nisap miktarı mal ya da servete sahip olduktan sonra üzerinden bir kameri yılın geçmesi ve yıl sonunda da nisap miktarını koruması gerekir. Yıl içerisindeki artış ve düşüşlere itibar edilmez. Zekat bu süre dolmadan önce de verilebilir.

Zekatın geçerli olmasının şartlarına gelince, öncelikle “niyet” şarttır. Zekat bir ibadet olduğu için niyetsiz yerine getirilemez. Ayrıca fakire verilmesi ve teslimi demek olan “temlik” de şarttır. Yemek hazırlayıp yedirmek gibi ya da okul, medrese cami gibi ibâha denilen yollarla fakire zekat verilmiş olmaz4.

2Mevsili, El-ihtiyar, Abdullah b. Mahmud b. Mevdud b. Mecdud-d -Din Ebu Fadl el- Mevsili, Ravza yayınları: Vezneciler İstanbul, 2017, sayfa 77
3İbn ul-garabi, Fet’h ul-Garib ül-Mucib fi Şer’h ul Elfaaz Ettakrib, Ebi Abdullah Şemseddin Muhammed ibni Kasım ibni Muhammed el- ğaziiy, Dar-u ibn ul- hazm, 1.Baskı, 2005, Sayfa 119.
4Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 237
Zekat gerektiren mal ve varlıklar nelerdir?
  1. • Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar
  2. • Zirai ürünler
  3. • Ticaret-alım ve satım yapılan mallar
  4. • Para, altın, gümüş vb.
  5. • Madenler
Zekat kimlere verilir?

Tevbe suresi 60. Ayete göre zekat düşen 8 kesim aşağıdaki gibidir:

  1. Fakirler,
  2. Miskinler,
  3. Zekat toplamakla görevlendirilen memurlar,
  4. Müellefe-i kulûb,
  5. Esaretten kurtulacaklar,
  6. Borçlular,
  7. Allah yolunda olanlar,
  8. Yolda kalmış olanlardır.

Fakir ve miskin, temel ihtiyaçları dışında herhangi bir maldan nisab miktarına sahip olmayan kimsedir. Ancak temel ihtiyaçları dışında, ister artıcı (nâmî) vasıfta olsun ister olmasın, herhangi bir maldan nisap miktarına sahip olan kimse fakir veya miskin kapsamında olmadığından ona zekat verilmez (İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 266).

Borçlu, kul hakkı olarak borcu olan ve borcunu ödeyeceği maldan başka nisab miktarı malı bulunmayan kimsedir (İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 268). Yolda kalmış kimse, sürekli yaşadığı yerde malı bulunsa bile, çıktığı yolculukta parasız kalıp parasına ulaşma imkânı bulamayan, başka bir deyişle, parasızlıktan yolda kalmış ve memleketine dönemeyen kimsedir. Bu kimseye, malının bulunduğu yere dönmesine ve dönünceye kadarki ihtiyaçlarını gidermesine yetecek kadar zekat verilebilir (Kâsânî, Bedâî’, II, 43-46). Günümüzde yolcu olan kişi istediği zaman memleketindeki parayı banka kartı veya başka bir yöntemle alma imkânına sahipse ona zekat verilmez. “Allah yolunda” anlamına gelen “fî sebîlillah” ifadesi ise, kendisini Allah yoluna ve İslam’a adamış hac yolcuları, askerler ve ilim için yola çıkan gerçek kişiler olarak yorumlanmıştır5.

5Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 248
Zekat kimlere verilmez?

Hanefilere göre aşağıda sayılanlara zekat ve fitre verilmez:

a) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
b) Oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklara,(kısacası torunlara)
c) Eşine,
d) Müslüman olmayanlara,
e) Zengine yani aslî ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişiye,
f) Babası zengin olan ergen olmamış çocuğa (Merğinânî, el-Hidâye, II, 223-228).

Havâic-i asliyye (aslî ihtiyaçlar) nedir?

İslam’da diğer bedenî ve malî yükümlülüklerde olduğu gibi, zekatta da mükellefin durumu göz önünde bulundurularak, ona makul ve taşınabilir bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu nedenle İslam bilginleri, zekat ve sadaka-i fıtır ile yükümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır.


Temel ihtiyaç maddeleri insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, barınma, nafaka (yiyecek, giyecek ve sağlık giderleri), ulaşım, eğitim, ev eşyası, sanat ve mesleğe ait alet ve makineler, kitaplar, güvenlik amacıyla kullanılan aletler ve elektrik, su, yakıt, aidat vb. diğer cari giderler ve bu temel ihtiyaçları karşılamak için ayrılan paradır (Mevsıli, el-İhtiyar, I, 332-333; İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, III, 178).6

6Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 237
İhtiyaç için kullanılan araç-gereç ve malzemelere zekat düşer mi?

Sanat ve mesleğin icrası için gerekli olan araç-gereç, makine ve malzemeler, aslî ihtiyaçlar kapsamında yer alır. Dolayısıyla bunların zekatının verilmesi gerekmez. Ancak, kişinin kendi mesleğinin icrası için değil de, ticaret için üretilen veya alınıp satılan araç-gereç, malzeme ve makinelerin zekatının verilmesi gerekir (Zeylai, Tebyin, I, 253; el-Fetava’l-Hindiyye, I, 190).7

7Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 238
Nisap miktarı nedir?

Nisap, zekatla yükümlü olmak için esas alınan zenginlik ölçüsüdür. Bu ölçü, 80.18 gr altın değerinde nami yani maddi olarak artıcı mal varlığına\paraya sahip olmak nisap miktarına ulaşmak demektir.

Paralar (altın, gümüş, döviz vb.), ticari olan varlıklar ve bunların gelirleri, yatırım amaçlı gayr-i menkuller vb. birikimlerin nisap miktarı 80,18 gram altın veya onun değerinde bir meblağdır. Altının zekat nisabı oluşması açısından altındaki ayar farkı önemli değildir.Nisap miktarı nakit ve ticari malların hesabında 22 ayar altın üzerinden hesaplanır.

Nisap miktarına ilk defa sahip olan kişinin zekatla yükümlü olabilmesi için bu birikimi nisaba ulaştığı andan itibaren üzerinden bir tam kameri yılın (354 gün) geçmesi gerekir. Bu birikimin üzerinden bir kameri yıl geçtikten sonra o zekat yılı içerisinde ödenecek borçlar çıkartılır, alacaklar eklenir ve elde edilen meblağ 80,18 gram altına eş veya daha fazla ise bunun tamamı zekata tabidir ve kişinin zekatla yükümlü olduğu an, o andır. Kişi kendisi için bu tarihi başlangıç günü belirleyip artık bundan sonra zekat hesabını, her kameri yılın hep aynı gününde bu şekilde yapar. Yıl içerisindeki mallara ait artışlar veya eksilmeler değil, yıl sonundaki değeri baz alınarak hesaplama yapılır. Buna göre yıl içerisindeki artışlar üzerinden bir kameri sene geçme şartı aranmamaktadır. Ancak kişi zekatla yüküm olduktan sonra zekat ödemesi için bu süre dolmadan önce de ödeme yapılmasında dinen bir engel bulunmamaktadır. Bu tür varlıklardan / birikimlerden zekat ödenme oranı kırkta bir (1 / 40) yani % 2,5’tir.Altın ve gümüşten yapılmış ziynet eşyaları, zekat için gerekli diğer şartları da taşıdığı takdirde Hanefilere göre zekata tabidir.

Hayvanlarda nisap miktarı nedir?

Resûl-i Ekrem’in hayatının sonlarına doğru hazırlattığı yazılı tâlimatta yer alan ifadeler konuyla ilgili diğer rivayetlerle birlikte değerlendirildiğinde zekatta hayvanların nisabı konusunda şu sonuçlara varılmaktadır:

a) Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîn devirlerinde hayvanlardan deve, sığır ve koyun zekata tâbi tutulmuştur. Zekat veren kişi zekatını ayni olarak vereceği gibi, nakdi yani o vereceği hayvanın bedeli olarak para da verebilir

b) Bunlara ait nisap miktarı şu şekildedir:

Sığır
- 30 adet sığırı bulunan bir Müslüman, zekat olarak 1 yaşını doldurup 2 yaşına girmiş bir düve yada dana verir. Dişisini vermek daha faziletlidir.
- Sığırların sayısı 40’a varınca, bunlar için 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 1 tosun ya da inek verilir.
- Sığırların sayısı 40’ı geçerse, her 30 sığırda erkek veya dişi 1 yaşını doldurup 2 yaşına girmiş 1 inek yada tosun; her kırk sığır için de 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 1 inek yada tosun; verilir.
- Sığırların sayısı 60’ı bulunca, bunlar için 1 yaşını doldurup 2 yaşına girmiş 2 tosun veya düve verilir.
- Yüz sığır için, 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 1 dana ve 1 yaşını doldurup 2 yaşına girmiş 2 düve verilir.
- Yüz on sığır için, 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 2 dana ve 1 yaşını doldurup 2 yaşına girmiş 1 düve verilir.
- Yüz yirmi sığır için, 1 yaşını doldurup 2 yaşına girmiş 4 buzağı veya 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 3 dana verilir.
Bu hesap bu şekilde devam edip gider. İki nisap arasındaki küsurat zekattan muaftır. Ancak kırk ile altmış arasındaki küsurat böyle olmayıp zekata tabidir. Artan fazlalık oranında 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 1 dananın o fazlalık oranındaki değeri verilir. Mesela kırk sığıra bir sığır eklenirse, zekat olarak 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 1 dana ve bir dananın değerinin 1/40’i verilir. Kırktan fazla olarak 2 sığır bulunursa, 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş 1 dana ve bir dananın değerinin 1/20’i verilir. Bu hesaplama altmış sığıra kadar uygulanır.

Koyun ve Keçi
- Koyun ve keçilerin sayısı 40’ı bulursa, zekat olarak 1 adet verilir. Bu 120’ye kadar böyledir.
- Koyun ve keçilerin sayısı 120’iyi aşması durumunda 2 adet verilir. Bu iki yüze kadar böyledir.
- 200’ü aşması durumunda 3 tane verilir. Bu üç yüze kadar böyledir.
- 300’ü aşması durumunda her 100 koyun ve keçi için 1 adet verilir.

Bu rivayetten de anlaşıldığı gibi koyun ve keçinin ilk zekat nisabı kırktır. Kırk adet koyun ve keçisi olan bir kişinin zekat olarak bir tanesini vermesi gerekir. Zekat olarak verilecek koyun bir yaşını doldurmuş olmalıdır. Şayet doğumundan itibaren 6 ay geçmiş de ön dişleri düşmüş ise, seneyi doldurmamış da olsa zekat olarak verilmesi caiz olur. Zekat olarak keçi verilecekse ve bir yaşını doldurmuş ise, gerektiğinde kurban edilebileceği gibi zekat olarak da verilebilir. Zekat olarak verilecek davar, koyun da olsa keçi de olsa, ayıpsız ve kusursuz olmalıdır. Koyunların zekatı koyun, keçilerin zekatı keçi olarak verilir. Koyun ve keçi karışık ise, zekatı çoğunlukta olandan seçip vermek gerekir. İkisi de eşit sayıda iseler, keçi yerine koyun ya da koyun yerine keçi vermek, kıymet farkına riayet etmek kaydıyla caiz olur8.

Deve
5-9 devesi olan 1 adet koyun zekat vermelidir,
10-14 devesi olan 2 adet koyun zekat vermelidir,
15–19 devesi olan 3 adet koyun zekat vermelidir,
20–24 devesi olan 4 adet koyun zekat vermelidir,
25–35 1 adet 1 yaşını tamamlayıp 2 yaşına girmiş dişi deve zekat vermelidir,
36–45 1 adet 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş dişi deve,
46-60 1 adet 3 yaşını tamamlayıp 4 yaşına girmiş dişi deve,
61–75 1 adet 4 yaşını tamamlayıp 5 yaşına girmiş dişi deve,
76–90 2 adet 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş dişi deve,
91–120 2 adet 3 yaşını tamamlayıp 4 yaşına girmiş dişi deve,
121–129 3 adet 2 yaşını tamamlayıp 3 yaşına girmiş dişi deve.

8DİB, Zekat İlmihali, Ankara 2013, Sayfa 125
Hayvanların zekatı, para olarak da verilebilir mi?

Hayvanların zekatı, kendi cinsinden verilebileceği gibi, değerleri üzerinden para olarak da verilebilir (Bkz. Kasani, Bedai’, II, 41). Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur.9

9Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 241
Ticaret mallarının zekâtı nasıl hesaplanır?

Kâr amacıyla alınıp satılan mallara “ticaret malları” denir. 80.18 gr. Altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, nisab miktarı mala sahip olmasının üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde, kırkta bir yani (%2,5) oranında zekatını vermesi gerekir.

Zekat, diğer şartlar yanında, hakikaten veya hükmen elde mevcut bulunup üzerinden bir yıl geçen maldan verilir. İleride sağlanması muhtemel artışlar zekatın hesaplanmasında dikkate alınmaz. Ticaret malları için de aynı ilke geçerlidir. Bu itibarla, ticaret malının zekatı verilirken, satıldığı takdirde elde edilecek kâr dikkate alınmadan sanki malın aynından (bizzat kendisinden) zekat veriyormuş gibi zekatın verileceği tarihteki maliyet değeri esas alınır.10

10Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 239
Ticaret veya yatırım amaçlı alınan taşınmaz mallar için zekât vermek gerekir mi?

Ticaret maksadıyla elde bulundurulan taşınmaz mallar zekata tâbidir. Kişilerin ticarî amaçlı olarak alıp sattıkları taşınmaz mallar da bu kapsamda yer alır. Buna göre, büro ve mesken gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak amacı ile kişilerin ellerinde bulundurdukları taşınmazların, bir yıllık borçları çıktıktan sonra değerleri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir (% 2,5) oranında zekatının verilmesi gerekir (Kasani, Bedai’, II, 20).

Ticaret veya yatırım amaçlı yani daha sonra değerlenince satmak üzere alınmış olan taşınmazların zekatları her yıl piyasa değerleri üzerinden verilir. Ev, dükkân, tarla veya bağ-bahçe yapma niyetiyle satın alınan arsalar ise zekata tâbi değildir.

Kadınların, ziynet eşyasından zekât vermeleri gerekir mi?

Altın ve gümüşten yapılmış ziynet eşyaları, zekat için gerekli diğer şartları da taşıdığı takdirde Hanefîlere göre zekata tâbidir. Bu itibarla altından yapılmış ziynet eşyaları, 80.18 gr. veya daha fazla olup üzerinden de bir yıl geçmiş ise kırkta biri oranında zekatları verilir. Altın ve gümüş dışındaki maden ve taşlardan mamul ziynet eşyası ise zekata tâbi değildir (İbn Nüceym, el-Bahr, II, 243).

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî bilginlerine göre ise, kadının normal olarak takıp kullandığı ziynet (takı) eşyası, aslî ihtiyacı sayıldığından bunlardan zekat gerekmez (Nevevî, el-Mecmû’, VI, 46; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 220).11

11Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 240
Emlakçı, kendi mülkiyetindeki gayrimenkullerin zekâtını vermekle yükümlü müdür?

Emlakçıların ticarî amaçla alıp sattıkları gayrimenkuller zekata tabidir. Buna göre, emlakçıların alıp satmak amacı ile mülkiyetlerinde bulundurdukları gayrimenkuller, bunlardan kaynaklanan borçlar düşüldükten sonra değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir (%2,5) oranında zekata tabidir (Kâsânî, Bedâî’, II, 20). Her bir gayrimenkul üzerinden ayrı ayrı bir yıl geçmiş olması şart değildir. Dolayısıyla zekat vermekle yükümlü olduktan sonra mülkiyete geçen emlakın, diğer mal ve emlak ile birlikte hesaplanarak zekatı verilir. Bu kapsama giren gayrimenkullerin zekatları verilirken o sıradaki piyasa değeri esas alınır.12

12Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 241
Üretim araçları için zekât vermek gerekir mi?

Üretim araçları zekata tabi değildir. Bunlarla elde edilen ürün veya gelirlerin tek başına ya da diğer birikimlerle birlikte nisap miktarına ulaşır ve üzerinden bir yıl geçerse kırkta bir (% 2,5) oranında zekatları verilir.13

13Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 241
Alınacak olan borcun zekâtını vermek gerekir mi?

Zekata tâbi olup olmama bakımından alacaklar üç kısımdır:

a) Kuvvetli Alacak: Bunlar, borç olarak verilen paralar ile ticaret mallarının bedeli olan alacaklardır. Bu alacaklar, borçlular tarafından ikrar edilirse veya borcu ispata yarayan kesin delil varsa, alacaklı tarafından her yıl zekatlarının ödenmesi gerekir. Önceki yıllara ait zekatı verilmemiş ise, alacak tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatları ödenir.

b) Orta Alacak: Satım için olmayan bir malın gelirinden kaynaklanan alacaktır. Ev kirası alacağı gibi. Bu alacakta da geçmiş senelerin zekat borcu gerçekleşir. Ancak zekat borcunun ödenme mecburiyeti için alacaklının en az nisap miktarı kadar tahsil etmesi gerekir.

c) Zayıf Alacak: Vasiyet, mehir ve diyet gibi mal bedeli olmayan alacaklardır. Çünkü bu tür alacaklar mal değişiminde oluşmuş bir borç değildir. Bu nevi alacakların geçmiş yıllara ait zekatları gerekmez. Tahsil edilip üzerlerinden bir yıl geçince zekatları verilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 238, 239; Mehmed Zihni, Ni‘met-i İslam, s. 739, 740). İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacaklar için, alacaklının her yıl zekat vermesi gerekmez. Şayet bu tür ümit kesilmiş bir alacak daha sonra ödenirse, tahsil edilip üzerinden yıl geçtikten sonra sadece o yılın zekatı verilir; geçmiş yıllar için zekat gerekmez (Merğînânî, el-Hidâye, II, 166-167)14.

14Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 246
Zekât vermenin belirli bir zamanı var mıdır?

Zekat vermenin belli bir zamanı yoktur. Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi nisap miktarı malın üzerinden sene geçmiş olması konusunda da kamerî ay hesabı uygulanır. Farz olduğu andan itibaren verilmesi gerekir. Bunun için belli bir kamerî ayı veya Ramazan’ı beklemeye gerek yoktur. Zekat vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekatlarını vermeleri gerekir. Çünkü zekat bir kulluk borcudur, borç da bir an önce ödenmelidir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 175, 191-192, 223)15.

Önceki yıllara ait zekatını vermeyen bir kimse daha sonra zekat borçlarını nasıl öder?
Zekat vermekle yükümlü olduğu hâlde önceki yıllarda zekatını vermemiş olan kimse, elinde malı varsa zekatını vermediği geçmiş yılların zekatını da verir. Mesela iki yıl zekat vermeyen bir kişi, ilk yılın zekatını verdikten sonra ikinci sene için kalan paranın % 2,5’unu zekat olarak verir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 329-333, 391)16.

15Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 247
16Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 248
Damat ve geline zekât verilebilir mi?

Fakir olan damada ve geline zekat verilebilir. Çünkü bunlarla zekatı veren kişi arasında usûl ve fürû ilişkisi olmadığı gibi, zekat veren şahıs bunlara bakmakla yükümlü de değildir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 172, 293).17

17Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 250
Zekât âyetinde geçen “fî sebîlillah”ın kapsamına okullar, Kur’an kursları, camiler ve benzeri hayır kurumları girer mi?

Zekatın sarf yerleri, Kur’an-ı Kerim’de (Tevbe, 9/60) belirlenmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de toplanan zekattan kendisine hisse verilmesini isteyen bir zata hitaben, “Yüce Allah, zekat (taksimi) hususunda ne bir peygamberin ne de başkasının hükmüne razı olmadı, onunla ilgili hükmü kendisi verdi ve onu sekiz sınıfa taksim etti. Eğer o sınıflardan isen sana hakkını veririm.” (Ebû Dâvûd, Zekat, 24) buyurmuştur. Bu itibarla, belirli şartları taşıyan müslümanların yükümlü oldukları zekat ve fıtır sadakasının, Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak tarafından belirlenen yerler dışında herhangi bir yere verilmesi veya cami, köprü, yol, okul, yurt, suyolu vb. hayır işlerine sarf edilmesi fakihlerin çoğunluğunca caiz görülmemiştir. Zira zekat ve fıtır sadakasının sahih olmasının şartlarından biri de temliktir. Temlik, eşya üzerindeki mülkiyet hakkını veya malî bir hakkı başkasına devretmeyi ifade eder. Bu sebeple özellikle müslüman fakirin ve ihtiyaç sahibinin hakkı olan ve ancak temlik etmekle yükümlünün zimmetinden düşen zekat ve fıtır sadakasının, tüzel kişilere, hayır kuruluşlarına verilmesi caiz görülmemiştir (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 207). İlgili âyetteki “Allah yolunda” anlamına gelen “fî sebîlillah” ifadesi, kendisini Allah yoluna ve İslam’a adamış hac yolcuları, askerler ve ilim için yola çıkan gerçek kişiler olarak yorumlanmıştır.18

18Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 251
Sivil toplum kuruluşlarına zekât verilebilir mi?

Zekatın verileceği yerler, Tevbe sûresinin 60. âyetinde belirlenmiştir. Buna göre zekat, ilke olarak fakirlerin ve ihtiyaç sahibi bireylerin hakkıdır. Bu itibarla, belirli şartları taşıyan müslümanların yükümlü oldukları zekat ve fıtır sadakasının, Kur’an-ı Kerim’de belirlenen yerler dışında herhangi bir yere verilmesi veya cami, köprü, yol, okul, su gibi hayır işlerine sarf edilmesi, Hanefîlerce caiz görülmemiştir. Bu esas gözetilmeksizin zekat niyeti ile yapılan ödemeler zekat yerine geçmez. Zekat, kendilerine zekat verilmesi caiz olan kimselere doğrudan teslim edilebileceği gibi, aracı vasıtası ile de ulaştırılabilir. Bu aracının birey olması ile kurum olması arasında fark yoktur. Buna göre hayır kurumu veya sivil toplum kuruluşu, toplayacağı zekatları Kur’an’da belirlenen yerlere/fakir ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyorsa aracı konumunda olan bu kuruluşlara zekat emanet edilebilir.

Zekatı hak sahiplerine ulaştırmayıp, inşaat, aydınlatma, büro masrafları gibi genel hizmetleri içinde değerlendirecek olan kuruluşlara ise zekat verilmez.

Halka hizmet veren bu gibi kurumların varlıklarını sürdürmeleri için desteklenmeleri önemlidir. Ancak bu, zekat dışında gönüllü yardımlar yolu ile yapılmalıdır. Bunun yanında kamusal ve bireysel denetimler de ihmal edilmemelidir19.

19Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 251
Sünnet ettirmek veya evlendirmek için fakire harcanan para zekât yerine geçer mi?

Kendilerine zekat verilecek gruplardan biri de fakirlerdir (Tevbe, 9/60). Bir kişi zekatını, elindeki malın cinsinden verebileceği gibi bedeli olan başka mallardan nakit olarak da verebilir. Bu itibarla evlenecek kişiye, zekat alma şartlarını taşıyor ise, ihtiyacı olan eşyalar zekat olarak verilebilir. Velisi fakir olan çocukların sünnet masrafları da zekat niyetiyle karşılanabilir. Ancak daha uygun olanı zekatı ihtiyaç sahiplerine verip harcamayı onların yapmasına imkân tanımaktır.20

20Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 254
Ramazan ayında belediye, dernek veya vakıflarca hazırlanan iftar yemekleri, aşevlerinde dağıtılan yemekler zekât ve fitre yerine geçer mi?

Belediye, dernek veya vakıflarca hazırlanıp ikram edilen iftar yemekleri zekat yerine geçmez. Çünkü bu ikramda, zekatın sıhhat şartı olan temlik bulunmadığı gibi, iftar yemeği yiyenler arasında kendilerine zekat verilmesi caiz olmayan birçok kişi de bulunmaktadır. Ancak hazırlanan yemekler zekat niyetiyle yoksullara ulaştırılırsa zekat yerine geçer.21

21Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 255
Hastanelere alınan sağlık cihazları zekât yerine geçer mi?

Zekatın verilebileceği yerler Kur’an-ı Kerim’de ismen sayılarak belirtilmiştir. Bunlar; fakirler, yoksullar (miskinler), esaretten kurtulacaklar, borçlular, Allah yolunda cihad edenler (fî sebîlillah), yolda kalmış olanlar, zekat toplamakla görevlendirilen memurlar ve müellefe-i kulûb (kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseler)dur (Tevbe, 9/60). Bu âyette belirtilenler kurum değil, bireylerdir. Buna göre zekat bizzat bireye veya onun vekiline verilmelidir. Bu genel ilkeye göre adı ne olursa olsun kurumlara zekat verilmez. Âlimlerin çoğunluğunun görüşü bu istikamettedir (Kâsânî, Bedâî’, II, 43-46; İbnü’l-Hümâm, Feth, II, 272; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 125). Ancak halka hizmet veren bu gibi kurumlara gönüllü yardımlar yapılabilir.22

22Din işleri yüksek kurulu, Fetvalar, Diyanet işleri başkanlığı yayınları, 2018, sayfa 255